Ana içeriğe atla

Jeffrey: Türkiye fırsatları kaçırdı, Biden döneminde iyileşme beklemiyorum

Jeffrey: Türkiye fırsatları kaçırdı, Biden döneminde iyileşme beklemiyorum
ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey, Türk devletiyle ilişkilerde Biden döneminde iyileşme beklemediğini, Ankara'nın HSD konusunda da artık Ruslarla konuşması gerektiğini söyledi. Jeffrey, Türk devletinin Şengal ve Mexmur’a yönelik saldırı hazırlıklarıyla ilgili de konuştu.
posted onJanuary 28, 2021
noyorum

Seçimleri kaybettikten sonra ABD Başkanlığı koltuğunu Joe Biden’a teslim eden Donald Trump döneminin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Türk devletinin özelde Kürtler ve genelde Ortadoğu’da izlediği politikaların Biden başkanlığındaki ABD nezdinde karşı karşıya kalacağı sorunlar, Batı Kürdistan’ı (Rojava) kontrolünde tutan Kürt askeri gücü konusunda ABD ile Türk devleti arasında yaşanacak güven bunalımı ve Türk devletinin Rusya’dan satın aldığı S-400 füze savunma sistemine yeni yönetimin vereceği tepkiler konusunda DW’ye önemli açıklamalar yaptı.

Jeffrey, Türk devletiyle ilişkilerde Biden döneminde iyileşme beklemediğini, Türk devletinin omurgasını Kürt Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri (HSD) konusunda da artık Ruslarla konuşması gerektiğini söyledi.

“Ankara, Trump dönemindeki fırsatları kaçırdı”

ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi de olan ve ABD ile Türk devleti hattındaki kritik dönüm noktalarına tanıklık etmiş olan James Jeffrey, “Türkiye Trump dönemindeki fırsatları kaçırdı. Biden döneminde iyileşme beklemiyorum” diyerek devamla, “İkili ilişkilerde Trump döneminde yaşanan en büyük zorluk, Türkiye'yi ‘PKK devleti' kurma niyetinde olmadığımız konusunda ikna edememekti” dedi.

Trump’ın başkanlığı devretmesinden önce görevinden ayrılan ve Washington merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center'ın Ortadoğu Programı'nın başkanlığını üstlenen Jeffrey, ABD ile Türk devletinin Suriye'deki genel duruma ilişkin ilişkilerinin çok olumlu olduğunu, Suriye'deki siyasi çözümün, Esad rejiminin temelden değişimi, İranlı güçlerin ülkeyi terk etmesini ve DAİŞ'in kalıcı bir şekilde mağlup edilmesini sağlaması gerektiği konusunda görüş birliği içerisinde olduğunu iddia etti.

Jefrey, Rojava’daki Kürt askeri gücü konusunda iki devletin derin anlaşmazlıklar içerisinde olduğunu, ABD’nin DAİŞ’le mücadelede konusunda HSD’yi müttefik olarak gördüğünü, Türk devletinin ise HSD’yi, ana omurgasını “PKK'nin Suriye uzantısı” YPG'nin oluşturduğunu söylediğini, bu konuda sert itirazlarda bulunduğunu ve ABD’nin bu konuda bir türlü Türk devletini inandıramadığını söyledi.

“80 ülkeli koalisyon çaresizdi ve onlardan (YPG) başka DAİŞ’le savaşan yoktu”

YPG

 

“ABD, HSD’ye verdiği destekle Suriye'de PKK'nin bir devlet kurmasının yolunu mu açıyor?” şeklindeki soruyu yanıtlayan Jeffrey, ABD’nin PKK’ye karşı Türk devletine olan desteğinin çok uzun ve tarihi bir geçmişi olduğunu, “Türkiye Cumhuriyeti'nin PKK ile mücadelesinde, ABD'nin büyük bir bölümü gizli olarak sınıflandırılmış, çok ciddi ve kapsamlı bir desteğinin söz konusu olduğunu, bu mücadelede ABD’nin Türk devletinin tarafında olduğundan şüphe duyulmadığını dile getirerek şöyle devam etti:

“Gerçek şu: Yaklaşık 80 ülkeden oluşan DAİŞ'le mücadele koalisyonu 2014 yılında çaresiz bir durumdaydı, Suriye'nin kuzeydoğusunda, PKK'nin uzantısı olan YPG'ye destek verdi, çünkü onlar DAİŞ'le savaşıyordu ve onlardan başka DAİŞ’le savaşan da yoktu.”

“Türkiye de çabalarımızın PKK devletinin oluşumuna yol açacağı kanaatine vardı”

YPG'ye, DAİŞ’le mücadele için destek verilen o dönemde, Türk devletinin Suriye'nin kuzeydoğusundaki ABD operasyonlarına destek amacıyla imkan sağladığını, bazı askeri faaliyetlerin Türkiye üzerinden yapılmasına izin verdiğini, daha sonra ise Türk devletinin, nedenini hiçbir zaman anlayamadıkları bir şekilde ABD’nin yaptıklarını artık Türkiye için bir tehdit olduğu, bunun bir şekilde Suriye'nin kuzeydoğusunda bir 'PKK devletinin' oluşumuna yol açacağı kanaatine vardığını, bu gelişmelerin ardından Menbiç Yol Haritası, kuzeyde tampon bölge oluşturulması gibi pek çok çabalarının olduğunu ancak Türk devletinin Rojava’nın işgaline kalkıştığını ifade etti.

Türk devletinin para karşılığı güdümüne aldığı cihatçı çetelerle Rojava’ya işgal harekatına başlaması ardından Amerikan askerlerinin Rojava’nın büyük bölümünden çekildiğini ve bugün ise bölgenin büyük bir bölümü artık Rusların kontrolü altında olduğunu dile getiren Jeffrey, “Biz Türklerin meselesini gerçekten anlamıyoruz. Ama şu açık, artık gelinen noktada HSD veya YPG ile ilgili bir meseleleri varsa, işte o zaman öncelikle Ruslarla konuşmaları gerekecek” dedi.

Türk devletinin tutum değiştirmesinin tek nedeni “İç siyaset”

Türk devletinin önce işbirliği yapıp ardından tutumunu değiştirmesinin nedeniyle ilgili soruyu da yanıtlayan James Jeffrey, “İki kelime ile yanıtlayacağım: İç siyaset. Evet bu kadar basit” yanıtını verirken, ardından gelen “İç siyasetle neyi kastettiğinizi açar mısınız?” sorusuna ise “Hayır, Türkiye'nin iç siyaseti ile ilgili bir yorum yapmak istemiyorum” yanıtını verdi.

Türk devletinin, ABD’nin YPG’ye verdiği silahlarla kendisine saldırılacağı yönündeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ifade eden Jeffrey, “Biz onlara (YPG) makineli tüfek dışında hiçbir ağır silah vermedik. DAİŞ'in El Bab'da Türk ordusuna karşı kullandığı türden, güdümlü tanksavar füzesi gibi silahlar vermedik. Ağır silahlar, toplar vermedik. Türkiye'ye herhangi bir saldırı düzenlemediler, bu konuya da çok dikkat ettik” dedi.

Türk devletinin Şengal ve Mexmur’a saldırı operasyonu hazırlığı

Türk devletinin, Şengal ve Mexmur'da, PKK'ye karşı geniş kapsamlı bir operasyon hazırlığı ve bu konuda Irak merkezi yönetimi ve Güney Kürdistan’daki (Başûr) Kürdistan Bölge Yönetimi nezdinde destek diplomasisine başlamasıyla ilgili değerlendirmede bulunan James Jeffrey, Türk devletinin böylesine bir operasyonu için bekleyip görmek gerektiğini söyleyerek “ancak operasyon için ciddi bir mesafe var, lojistik güçlükler de var” dedi.

HSD Genel Komutanı General Mazlum Kobani’nin PKK kadrosu olması ve Trump’ın ona General diye hitap etmesi ardından Türk devletinin verdiği tepkiye de değinen Jeffrey, General Mazlum Kobani için, “Son altı yılını Türkiye ile değil çok etkin bir şekilde DAİŞ’le savaşarak geçirdi. PKK'nin üst yönetim kadrolarında çok da popüler olmadığı biliniyor. Trump, bu nedenle Ankara ile Kobani arasında bir mutabakat olabileceğini düşündü. Tıpkı 2016 öncesinde PKK ile Ankara arasında olduğu gibi. Ankara'da neden herkesin buna kızdığını ben bilmiyorum” ifadelerini kullandı.

“Ankara S-400’leri ya kutusunda tutmalı ya da başkasına satmalı”

s-400

 

Türk devletinin Rusya’dan aldığı S-400 füze savunma sistemi ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Jeffrey, şunları söyledi:

“S-400'ler Türk-Amerikan ilişkilerinde herhangi bir iyileşmenin önünde bir engeldir. Bunun ilişkilerimizde varoluşsal bir sorun olduğunu, ne kadar önemli ve hassas bir konu olduğunu defalarca Ankara'ya ilettik. Bizi dinlemediler, sözlerimizi yok saydılar… Ben şunu gerçekten anlamaya çalışıyorum: S-400'ler asıl Türkiye için de bir felaket. Bunların alınmış olunması tarihi bir hata. Türkiye beşinci nesil savaş uçağına sahip olamayacak. F-35'leri olmayacak. F-16'larla neler başarabildiğine bir bakması gerekiyor Türkiye'nin. Bunların üretimine katıldı. F-35'lerin de üretimine katılabilecekti. 2 milyar 500 milyon dolara satın alınan S-400'ler Türkiye'yi daha güvenli hale getirmiyor. Bu füze savunma sisteminden gerçekten fayda sağlayabilmek için Türkiye'nin ülke genelinde bir sistem inşa edilebilmesi bunun için de daha 100 milyar dolar harcaması gerekecek.

Bu sorun ancak iki yolla çözümlenebilir. Birincisi Türkiye ya bunu başkasına satar ya da kutusunda tutar. Ya da Türkiye ile ABD arasında çok daha kötü bir ilişki ile sonuçlanır. Ben Kongre, Amerikan ordusu, aslında Türkiye'ye destek olan kesimlerle de konuştum. Yıllarca uğraştım. Ama yanıt aynı ve bu tutum değişmeyecek. S-400'ler ilişkilerin iyileşmesi önünde engel. Geldiğimiz nokta bu.”

Jeffrey, S-400’ler konusunda yeni ABD Başkanı Joe Biden döneminde Türk devleti ile ABD ilişkilerinde bir iyileşme beklemediğini de sözlerine ekledi.