Ana içeriğe atla

Genç Kürt kadın Esra Al’a Almanya’dan “2020 Genç Bilim İnsanı Ödülü”

Genç Kürt kadın Esra Al’a Almanya’dan “2020 Genç Bilim İnsanı Ödülü”
Almanya’da Psikofizyoloji ve uygulamaları derneği tarafından her yıl verilen “2020 Genç Bilim İnsanı Ödülü”nün sahibi Bakurlu genç kadın Esra Al oldu.
posted onJanuary 13, 2021
noyorum

Almanya’da Psikofizyoloji ve Uygulamaları Derneği tarafından her yıl verilen “2020 Genç Bilim İnsanı Ödülü”nün sahibi Kuzey Kürdistanlı (Bakur) genç Kürt kadın Esra Al.

İstanbul Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü birincilikle bitiren genç ve başarılı Kürt kadını Esra Al, EEG temelli psikofizyolojik araştırma alanında yaptığı buluş sayesinde “2020 Genç Bilim İnsanı Ödülü”ne layık görüldü.

Almanya Max Planck İnsan Bilişsel ve Beyin Bilimleri Enstitüsü'nde faaliyetlerine devam eden Al, aynı zamanda Berlin Zihin ve Beyin Okulu'nda nörobilim alanında doktora adayı.

Bakur kenti Muş’un Bulanık ilçesinden olan Esra Al, meslektaşlarıyla birlikte kalbin insan algısını ve beynini nasıl etkilediğine dair iki mekanizma belirleyerek, insan bilincine etkisine dair bulguları ortaya koydu. Bu çalışmasının ardından ise Al’a 2020 Genç Bilim İnsanı Ödülü verildi.

Esra Al ve meslektaşlarının Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’nde yaptıkları araştırmada, kalbin bilinç üzerindeki etkisi ortaya koyuldu.

Bir uyarının hangi şartlar altında fark edilebileceği bilimde uzun yıllardır araştırılan bir konu. Bugüne kadar yapılan birçok araştırma, bilinçli farkındalığı açıklamak için beyin üzerine odaklansa da yeni araştırmalar bedenimizin de bilincimizi etkileyebileceğini gösteriyor.

Araştırmaya göre insanoğlunun bilinci, kan vücuda pompalanırken ve kalbe geri gelirken birbirinden farklı işliyor. Bu işleyiş ışığında Esra Al ve meslektaşları kalbin algımızı ve beynimizi nasıl etkilediğine dair iki mekanizma belirledi. İlk olarak kalbin ritmik akışıyla oluşan kan dolaşımı ve bilinç arasında bir bağlantıyı ortaya koydu.

Ekip, bilincimizin kan vücuda pompalanırken ve kalbe geri gelirken birbirinden farklı işlediğini ortaya çıkardı. Araştırma sonucunda kalbin vücuda kanı gönderdiği evrede parmaklardaki dokunma duyusunun ve dokunma kaynaklı beyin aktivesinin azaldığı belirlendi.

 “Araştırmacılar genelde beyin üzerine odaklanır, biz kalbe odaklandık”

Esra Al “Bu ödül Almanya’da psikoloji ve uygulamaları derneği tarafından her yıl verilen bir ödül. Bu ödülün dayandığı çalışma beynin EEG yoluyla görüntülenmesine dayanıyor” dedi.

Al, çalışması hakkında şu bilgileri paylaştı:

“Bu yöntem ile beyne, elektrotlar yerleştirerek, dışarıdan gelen uyaranlara karşı beynin gösterdiği aktiviteyi ölçüyoruz. Ben bu çalışmada dokunma duyusuna odaklanarak niçin bazen bazı uyarıları fark ederken bazılarını edemediğimizi araştırdım. Örneğin bir insan omzuna dokunulduğunda, dikkati başka bir şeye yoğunlaşmışsa, o uyarıyı hissetmiyor. Ama dikkati daha topluyken aynı dokunuşu gayet iyi hissedebiliyor. Bu yüzden de ben dokunma yoluyla nasıl bir şeylerin bilinçli bir şekilde farkına vardığımızı araştırıyorum ve bugüne kadar araştırmacılar genel olarak beyin üzerine odaklanmışlardı, biz kalbe odaklandık. Ben araştırmama farklı bir boyut katarak kalbin de süreçte nasıl bir işlevde olduğunu araştırdım. Araştırmam sonucunda da buldum ki aslında kalbimizin de bizim dünyayla nasıl bilinçli bir şekilde etkileşimde olduğumuza dair iki etkisi var. Almanya’da araştırmamıza bu nedenle ödül verildi. Bu araştırmada bahsettiğim kalbin iki etkisinden birisi kan dolaşımıyla ilgili. Kalbimiz bir pompa gibi devamlı ritimli bir aktivite içinde. Her kalp atışımızda kan kalbimizden vücudumuza gidiyor ve sonrasında vücudumuzdan da kalbimize dönüyor. Bu olay çok kısa bir zamanda gerçekleşiyor ve tekrarlanıyor.

Araştırmam da gösterdi ki; kalpten kanın ayrıldığı ilk evre ile kanın kalbe geri döndüğü ikinci evre arasında, bilincimizde bir farklılık var. Şöyle ki kan bizim kalbimizden ayrılıp vücuda dağıldığında parmağımıza bir uyarı gelirse biz bunun daha az farkına varıyoruz. Yani bu kalp döngüsünün ilk evresinde insan bilincinin daha düşük olduğunu buldum ve aynı zamanda bu uyarıya karşı beyinde verilen sinyallerde de bir bastırılma olduğunu gözlemledim. İkinci bulduğumuz etki ise şu ki; beynimiz her kalp atışımızda kalbimize cevap veriyor. Kalp ile beyin sürekli iletişim içinde. Bu sinyal yani beynin kalbe verdiği cevap ne kadar büyükse, biz sonrasında parmağımıza gelen uyaranların daha az farkına varıp, hissediyoruz. Yani insan dikkati kalbe daha yönelikse ve beyin kalpten gelen sinyallere daha fazla tepki veriyorsa, ilerleyen evrede parmağımıza yine bir uyaran geldiğinde, beynimiz dışarıdan gelen bu uyarıya daha az tepki veriyor.”

 

Kaynak: HT